29 Ekim 2010 Cuma

Sosyal Ağ Siteleri özel hayatı bitirmiştir

Sosyal ağ siteleri özel hayat kavramını bitirmiştir.Neden?

George Orwell'ın 1984 kitabını herkes bilir. Big Brother, herkesi anlık olarak takip etmektedir. Özel hayat diye bir şey yoktur. Savaş barıştır, özgürlük ise köleliktir bu sisteme göre. İnternet yüzyılın en büyük icatlarından biridir. Sosyal ağ sitelerinin kuruluşları ise çok masumcadır. Ancak her masumiyetin istismarcısı olan, sonsuz güç ve iktidar peşinde koşan Big Brother yine sahnededir.İnsanlarında özel hayatlarındaki tüm bilgileri sosyal ağ çerçevesinde internette paylaştıklarına göre, belki 4-5 senede tanıyabileceğiniz bir insanı, facebook sayesinde en fazla 4-5 dakikada tanıyabiliyoruz. Kişisel bilgilerden tutunda, fotoğraflarına, hobilerine-fobilerine, iletişim bilgilerine ve tüm bağlantıda oldukları kişileri görebiliyoruz.Peki bu bilgilerimiz art niyetli insanların eline geçerse ne olacak?Elbette, takip edilmekten korkmuyor olabilirsiniz; ama arkadaşlarımızla sohbet ederken niye yabancı bir göz üzerimizde olsun?Bence sosyal ağlarda neleri paylaştığınıza dikkat edin.Çünkü Big brotherlar aramızda.Sayıları da günden güne artıyor.

Saygılarımla

12 Mart 2010 Cuma

Türkiye Girişimcilikte Nasıl Atılım Yapabilir?

Girişimciler, oluşan fırsatları gören, oluşabilecek fırsatları da öngörebilme yeteneklerine sahip olan cesur ve kararlı kişilerdir. Girişimcilerde, yenilik ortaya çıkarma arzuları ile amaçlarını gerçekleştirebilme eğilimi mevcuttur. Girişimcinin işi; şekillendirmek, geliştirmek ve ekonomik değer oluşturmaktır. Bunu tek başına veya uyumlu bir grupla yapabilir.
Girişimcilerin hazırladıkları çalışma planı çerçevesinde geliştirdikleri projelerine destek sağlayacak olan kuruluşlara ihtiyacı vardır. Kuruluşlar, girişimciye başlangıç finansmanını sağlama konusunda yardımcı olurlar. Girişimci, kuruluştan aldığı başlangıç finansmanıyla yeni bir iş fikri ortaya atabileceği gibi bayilik alarak iş kurmak (franchise), borsada yatırım işlemleri yürütmek vb işler yapabilir. Amerikada, Avrupa Birliği ülkelerinde ,Rusya’da , Japonya’da,Hindistan’ ve Çin’de girişimcilik konusunda büyük destekler verilmektedir.
Girişimcilerin hazırladıkları çalışma planı çerçevesinde geliştirdikleri projelerine destek sağlayacak olan kuruluşların ülkemizde yeni gelişmekte olması nedeniyle, kendi işini kurmak isteyen girişimcilerin başlangıç finansmanını sağlama konusunda ciddi sıkıntıları olmaktadır. Günümüzde bazı bankalar "risk sermayesi" sağlamak üzere yeni şirketler kurmaktadır. Mevcut olan şirketler ise, büyüme aşamasındaki ya da bu aşamayı tamamlayarak belli bir iş hacmine ulaşmış olan kuruluşlara finansman olanağı sunmaktadır. Fakat ülkemizde girişimcilik ruhunun ortaya çıkarılabilmesi için daha fazla destek gerekmektedir. Bu destekler arasında ekonomik anlamda desteklerin yanı sıra, insanlarımızın girişimcilik eğilimleri ölçümlenmeli ve bu konuda gerekli eğitimler verilmelidir. Örneğin, üniversitelerde girişimcilik seçmeli ders olarak verilebilir. Yine tüm vatandaşlarımızın ulaşabilmeleri açısından halk eğitim merkezlerinde girişimcilik eğitimi verilebilir.
Türkiye’de girişimcilik teşvik edildiği takdirde “girişimcilerimizin”, gerçek anlamda kendi isleri, kendi kazancı olacaktır. Üstelik, kendi işlerini kurması dolayısıyla kendi kendilerinin patronu olacaklardır. İşte o zaman, gerçek anlamda ekonomik bağımsızlıklarını kazanabileceklerdir. Ben inanıyorum ki, insanımıza gerekli girişimcilik eğitimi ve bu konuda finansal destek sağlandığı takdirde ülkemizde de girişimcilerin sayısı artacaktır.

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Ne Zaman Adam Oluruz?

Kul hakkı yemediğimiz zaman…
Yüce Yaradan’a gönülden şükrettiğimiz zaman…

Rüşvet yemediğimiz ve vermediğimiz zaman…

Bilgi hırsızlığı (kopya çekme/verme) yapmadığımız zaman…

Verdiğimiz sözleri er ya da geç yerine getirdiğimiz zaman…


Özür dilemeyi ağır bir yük görmediğimiz zaman…

Cesaretin bittiği yerde esaretin başladığını bildiğimiz zaman…

Para ve baskıyla (zorla) ele geçirilen iktidarın kalıcı olmadığını bildiğimiz zaman…

Atatürk’ün ilke ve devrimlerini doğru anlayıp yaşattığımız zaman…

Bir ülkenin en değerli kurumlarından biri olan Silahlı Kuvvetler’in yıpratılmasına müsaade etmediğimiz zaman…

Asker düşmanlığı yapmadığımız zaman…

Bağımsız bir yargıya kavuştuğumuz zaman…

İnsanlara, sevgimizi açıkça belli edebildiğimiz zaman…

Trafikte, birbirimize hoşgörülü olduğumuz zaman…

Güler yüzün ve tatlı dilin, açılmaz denilen kapıları bile açtığını öğrendiğimiz zaman…

Kültürümüze, dilimize ve dinimize gerçekten sahip çıktığımız zaman…

Savunduğumuz ilkelerde, sözde değil özde olduğumuz zaman…

Halkın, demokratik sistemlerde en büyük güç olduğunu bilen yöneticilere kavuştuğumuz zaman…

Geleceğe yakın gözlüğü ile bakmadığımız zaman…Sosyal sorumluluk kampanyalarını, sosyal sömürü aracı görmediğimiz zaman…

Kitap okumayı alışkanlık edindiğimiz zaman…

Marka özentisi olmaktan kurtulduğumuz zaman…

Dedikodu yapmadığımız zaman…

“Meyvesi olan ağacı taşlarlar” atasözünü literatürümüzden çıkarttığımız zaman…(Bu atasözü, yalnızca bizim atasözlerimiz arasında yer alır.)

Objektif ve önyargısız olmayı öğrendiğimiz zaman…

Turistleri, salt gelir aracı görmediğimiz zaman…

Bir şehrin üst yapısı kadar alt yapısınında önemli olduğunu anladığımız zaman…

Parayı kazanmanın değil, adam gibi harcamanın daha zor olduğu anladığımız zaman…
Daha az komplo teorisyenliği yaptığımız zaman…

Bireysel itaatsiz olduğumuz zaman…

Sevdiğimizin uğruna ölmeyi değil, yaşamayı göze aldığımız zaman…

Kendiniz için istediğini bir başkası için istediğiniz zaman…

Sigara ve içki içmeyi çağdaşlık olarak görmediğimiz zaman…

Tarihi bilgilerimizi geliştirdiğimiz zaman…

Dünyada en zor şeyin “insan olmak” olduğunu fark ettiğimiz zaman…

Dünya zevklerine ne kadar bağımlı olduğumuzu fark ettiğimiz zaman…

Ölü seviciliğinden kurtulduğumuz zaman… (Niye değer verilmesi gereken insanlara yaşamları sırasında önem vermeyiz de öldükten sonra kıymete biner hiç anlamıyorum.)

Kadınları, salt cinsel meta olarak görmediğimiz zaman…
Cep telefonlarıyla yüksek sesle konuşmadığımız zaman…

Bireysel Ahlak Noksanlığımızı yendiğimiz zaman…

İzlediğimiz dizilerin/filmlerin etkisinde kalıp şiddet uygulamadığımız zaman…

İnterneti yalnızca sohbet amaçlı kullanmadığımız zaman…

Bizden bir şey olmaz lafını sözlüğümüzden çıkardığımız zaman…
Eşkıyanın dünyaya hükümdar olamayacağına yürekten inandığımız zaman…

Her koşulda hayata devam edebilmeyi öğrendiğimiz zaman…

Kendi haklarımızın nerede başlayıp nerelerde bittiğini öğrendiğimiz zaman…

Para için kıvırmadığımız, inançlarımızı satmadığımız zaman…
Her başarısızlığın başarıya doğru bir kıvılcım olabileceğini gördüğümüz zaman…

Yemek ayırt etmediğimiz zaman… (Gerçi renkler ve zevkler tartışılmaz derler  )

Kötü gün dostlarımızı ihmal etmediğimiz zaman…

İnsanların yüzüne gülüp arkasından kuyu kazmadığımız zaman…

İnsanları yaftalamadığımız zaman…





Kendinize bu soruları sorun bakalım sonuç ne olacak acaba?

Sevgilerimle

6 TEMMUZ 2009

MİRAÇ PALABIYIKLAR

Editör (turkiyemingundemi.blogspot.com)

Arşiv