4 Şubat 2007 Pazar

Taraflı Medyanın Yeni Promosyonu: Ergun Babahan


Bu olay sadece İstanbul Üniversitesini ilgilendiren bir olay değil tüm Türkiye'nin olayıdır.Bugüne kadar ülkemize zarar veren taraflı medya, son promosyonunu verdi:Ergun Babahan.İşte, görün "medyanın taraflı yüzünü"

Ergun Babahan, İstanbul Üniversitesi rektörü Sayın Mesut Parlak hocamın adına yazmış olduğu yazısında medyanın bir kez daha gerçek yüzünü gösterdi.Ergun Babahan'ın, sayın rektörümüzle ilgili olan yazısını okuduktan sonra bu şahsiyetin "taraflı medyanın yeni promosyonu" olduğu kanaatine vardım.Yazısında haksız olduğu hem iddia ettiklerinden (abartılı ve yalan) hemde üslubundan bellidir.Eleştiri yazısı değil resmen işi "hakaret yazısı" boyutuna vardırmıştır.

Şimdi sözde gazeteciyim diye geçinen ve taraflı medyanın yeni promosyonu olan Ergun Babahan'ın savlarına bir bakalım:

-Hrant Dink öldürüldüğünde İstanbul Üniversitesi sessiz kalmış.(!)

1) Hrant Dink öldürüldüğünde meydanda toplanan gençler, öğretim üyeleri, hocalar , profesörler hangi üniversiteye mensuptu?Tabii ki İstanbul Üniversitesi...

2) Hrant Dink öldürüldüğünde onun evine ilk gidenlerden, Hrant Dink'in ailesinin acılarını paylaşan kimdi/kimlerdi? Sayın Rektörümüz Mesut Parlak ve İst.Üniversitesi mensuplarıydı.

3) Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından hangi üniversitenin ana sayfasında bu acı olay en iyi etkili bir şekilde kınandı? Sadece www.istanbul.edu.tr (İstanbul Üniversitesinin web sayfası) adresinde en etkili biçimde olay kınanmıştır.

4)Hrant Dink'in öldürülmesinden birkaç gün sonra üniversitemize misafir olan Abbas Güçlü ile Genç Bakış programında özellikle en çok hangi konu üzerinde duruldu? Hrant Dink Cinayeti üzerinde duruldu.

5)En önemlisi Hrant Dink hangi üniversiteden mezundu? İstanbul Üniversitesi.Dolayısıyla Dink cinayeti en çok bizi üzmüştür.

-Sayın rektörümüz, Mesut Parlak, İstanbul Üniversitesini kameralarla donatıp üniversiteyi kışlaya çevirmiş.Öğrencilere kin ve nefret aşılanıyormuş.(!)

Bu kadarı da pes artık! İstanbul Üniversitesi, Türkiye'nin en iyi üniversitesidir.Geçmişte Türkiye'de yaşanan istenmeyen olaylar nedeniyle ülkemizin tüm üniversiteleri savaş alanına dönmüştü.Hala da birtakım güçler, üniversiteler üzerinde hain emellerinin gerçekleşmesi için ellerinden geleni yapıyorlar.Özellikle de İstanbul Üniversitesinle uğraşıyorlar.(Asla başarılı olamayacakları bildikleri halde) Bu gibi hain emellerin önüne geçmek, üniversitede gereken güvenliği sağlamak adına tabii ki güvenlik önlemleri alınacak.Kameralar kurulacak, güvenlik arttırılacak.Bunlar gayet normal şeyler.Üstelik varlığından yakındığınız kameralar belli noktalarda (rektörlük binası ve çevresi) mevcuttur.Halbuki İstanbul Üniversitesi sadece rektörlük binası ve çevresinden ibaret değildir.Diğer fakülteleri unuttunuz galiba.
Ben, İstanbul Üniversitesi'nin İletişim Fakültesinde 1. sınıfta okuyorum.Burayı tercih ettiğim için kendimle gurur duyuyorum.Üniversiteli olmama rağmen hala derslerimi lise öğrencisi gibi düzenli olarak takip ediyorum.(Düzenli ders takibi, düzenli çalışma vb) Çünkü fakültemin ortamına aşığım! Sıcak, sevgi dolu, çok güzel bir ortam mevcut burada.Özellikle hocalarım çok kaliteli, çok bilgili, hoşgörülü insanlardır.Ben; değerli hocalarımdan çok kıymetli enformasyonlar alıyorum.Bir sorum ve sorunum olduğunda hiçbir zaman beni terslemiyorlar.Her zaman yardımcı oluyorlar.Bana kin ve nefret nedir öğretmediler.

Ümiversitemizdeki kameranın varlığından rahatsız olan Sayın Babahan'a iki sorum olacak.

*Hrant Dink cinayetinin failini tespit eden cihaz neydi?

>Kamera evet basit bir mobese kamerası.Hrant Dink'i öldüren faili anında tespit etti.Düşünün bir kere Hrant Dink faili meçhul bir cinayete kurban gitseydi neler olurdu?Ee kamusal alan sokaklar gözetlenmesine sesin çıkmıyor.Üniversitemizin belli bir kısmının kamerayla güvenlik sağlanmasına mı ses çıkarıyorsun?Sizin çalıştığınız gazetede kamera sistemi yok mu?O zaman sizi de gözetliyorlar.Amerikalılarda, tüm dünyayı uydu üzerinden gözetliyor.Onlara da bir sözün yok mu?Sayın Bay, kendinizle çelişiyorsunuz.

*Allah korusun, İstanbul Üniversitesi bünyesinde istenmeyen bir olay olsa bu olayın faili tespit edilemese ilk önce kimi suçlarsınız?

>Tabii ki sayın rektörümüzü suçlarsınız.Bu seferde neyle suçlarsınız:Neden İstanbul Üniversitesi bünyesine kamera sistemi kurmadınız? Neden güvenliği arttırmadınız? Allah aşkına, biraz mantıklı olunuz lütfen.İnsanları suçlarken dayanacağınız bir sebep olsun.İnsanlara, çamur atarak bir yere varamazsınız.

-Babahan'ın başka bir savıda aynen şöyle, Türkiye deyince dünyanın dört bir köşesinde Orhan Pamuk, Yaşar Kemal akla geliyormuş.(!)Sayın Rektörümüz Mesut Parlak'ı hiç kimse tanımazmış.(!)

>Bugüne kadar çok kitap okudum.Odam daha doğrusu evim kitaplarla doludur.Her hafta en az iki kez mahallemdeki yada üniversitemdeki kütüphaneye gidiyorum.İnanın, bir kez dahi Orhan Pamuk ve Yaşar Kemal'in kitaplarını okumadım.Açıkçası, eksikliğini de hiç hissetmiyorum.Orhan PAMUK ve Yaşar KEMAL buyursunlar üniversitemize gelsinler.En iyi şekilde ağırlarız.Hatta bize enformasyonlarını sunsunlar tabii sunabilecekleri enformasyonları varsa...
>Maalesef ülkemizden sanatçı, yazar ,şair vb kimseler tam olarak tanınmıyor.Bir an dünya karşısına çıksa bile kısa bir süre sonra unutuluyor.Taraflı Medyamız var oldukça da bu böyle devam edecektir.
Sayın Rektörümüz Mesut Parlak hocamı İstanbul Üniversitesi öğrencileri, hocaları ve diğer personelleri tanır.Hocam, aynı zamanda Beşiktaş Spor Kulübü Yönetim Kurulundadır hatırlatırım.(Yani yeterince tanıyanı vardır.)"
Sonuç olarak, sizin gibilerin tek amacı insanların üzerine çamur atmaktır.(Çamur at izi kalsın.*) İnsanları yaptıklarıyla değil yapmadıklarıyla değerlendirirsiniz.Bardağın boş tarafını görürsünüz her seferinde.Hiç bir zaman çaba sarfedipte ülkemiz için bir tuğla bile koymazsınız.Hep meyvesi olan ağacı taşlarsınız.Ama devriniz kapanıyor.Artık çağdaş, Mustafa Kemalci , ahlaklı, korkusuz olan bir nesil geliyor.Özellikle ben ve fakültedeki bölüm arkadaşlarım yakında basın dünyasına gireceğiz.Sizde pabucunuzu damda ararsınız artık!Belki de çamur banyosu yaparsınız masum insalara attığınız çamurların içinde...

Not:Bu yazı en kısa süre zarfında Sayın Bay Ergun Babahan'a gönderilecektir.Eklenmesini istediğiniz birşey varsa lütfen "yorum bölümüne" belirtiniz.

Not2:Eğer Ergun Babahan'ın yazısını okumamış iseniz http://www.sabah.com.tr/2007/01/23/yaz41-40-101.html adlı linke tıklayarak bu Sayın Bayın yazısını okuyabilirsiniz.Sayın Rektörümüz Mesut Parlak hocamızın Ergun Babahan'a verdiği cevabı ise http://www.istanbul.edu.tr/duyurular/duyuru_icerik.php?502 adlı linke tıklayarak görebilirsiniz.İstanbul Üniversitesinin haklı genel tepkisini görmek için lütfen www.istanbul.edu.tr adresini ziyaret ediniz.Bu yazıyı okuduktan sonra Sayın Rektörümüze, İstanbul Üniversitesi'nin genelinden çıkan tepkiye ve benim yazıma hak vereceğiniz ümidindeyim.

Not3:Bu yazıyı okuduktan sonra elinizi vicdanınıza koyup kendinize şu soruyu sorun:Ya Ergun Babahan'ın hakaretine siz uğrasaydınız ne yapardınız?Tepkinizi koyun!!!

*Sihirli Mermi --> (Medya) --> Çamur (x)

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu medya hep böyle zaten.Bu gazetelerde bir zamanlar Irak karşsında ABD'yi deseteklemiş.Türkiye'nin K.ırak'a girmesi için bir taraflarını yırtmışlardı.Sonra yanlış yolda olduklarını anladılar döndüler, özür dilediler.Şimdi rektörünüze laf atarlar birde bakarsınız ertesi günlerde özür yazısı gelir.Bu gibiler hep böyledir.

Adsız dedi ki...

"Ne olursa olsun bir insanı eleştirirken hakaret düzeyine varamazsınız.Babahan'ın yaptığı arzusu gerginlik çıkarmak galiba"

Adsız dedi ki...

Bence Mesut Parlak haklı!

Adsız dedi ki...

hocanızı savunmanız çok güzel bir davranış bana göre...

Adsız dedi ki...

Ergun Babahan kendine gazeteci zanneden zavallılardan biri zaten takma kafana dostum.

Arşiv