11 Mayıs 2008 Pazar

Geç kalan adalet, adalet değil zulümdür.*

Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. Bu anlamda herhangi bir durumun adil (adaletli) olup olmadığından söz edilebilir. Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir. Öte yandan, adalet insanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir.Kısacası, insan gibi yaşamak adalet ile sağlanır.

Türkiye'deki adalete bir göz atalım isterseniz. Adalet deyince adalet kavramını sağlamak ile mükellef yargı sistemi ve bu sisteme bağlı yargı elemanları aklımıza gelir. Ülkemizde yargı sistemi,davaları çözmek için değil, tam tersi bunları uzatmak ya da çözümsüzlük yaratmak üzerine işlemektedir. Türkiye'de yargı sistemi, 2 S'yi temisl eder. Sindirme ve süründürme. Haklı insanlar, sindirilir ve süründülür. Fakat haksız olup yargıyı takmayan ve "torpilli" olan ne sindirilir ne de süründürülür.Umumi vaziyet bellidir yargı görevini yapmamaktadır. Hakszı haklı çıkarmaktadır.Mevcut yargı sistemi, demokratik, laik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışamamaktadır.

Franz Kafka,edebi bürokratik buhranı, dava tam benim fikirlerimi destekleyen bir kitap. O kitapta, iş yürüsün diye değilde, yürümesin diye kurulmuş bir sistemi anlatıyor. Körleşmiş, yozlaşmış ve işlevsiz yargı elemanlarını tasvir ediyor kitapta. Kafka'nın kitapta anlattıkları, Türkiye'deki yargı sistemi ve yargı elemanlarını adeta tasvir ediyor. (Okumanızı tavsiye ederim.)

Tolstoy'un çok ünlü bir sözü vardır: Geç kalan adalet, adalet değil zulümdür. 9-17 çalışma mesaisi olan tipik devlet memur anlayışıyla, cüzdanıyla vizcdanı arasına sıkışmış durumuyla ve özgür oluşuyla pardon başına buyruk oluşuyla yargı sistemi yürümez ve çöker.

Nitekim yargı çökmüştür.
Nitekim, kendilerini vatandaştan üstün halde görüp Atatürk'ün Halkçılık ilkesine ihanet etmişlerdir.
Nitekim, haklı vatandaşlarımız mağdur olmuştur.

Bir devlet ne kadar adaleti sağlıyorsa o kadar güçlüdür.
TÜrkiye statükocu zihniyetten kurtulup güçlü olmak durumundadır.
O halde, tam kapsamlı bir hukuk reformu zaruridir.

Adında "Adalet" olan iktidar partisinden hukukta reform yapmasını bekliyorum. Unutulmamalıdır ki, hukukun üstünlüğü, milletin ve devletin üstünlüğüdür.

Saygılarımla




* Geç kalan adalet, adalet değil zulümdür sözü Tolstoy'a aittir.

Tavsiye: Franz Kafka ve Tolstoy'un kitaplarını mümkün olduğunca okumaya çalışınız. Hayata bakış açınızın değiştiğini fark edeceksiniz.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Uzun süredir yazmıyordun. Özlettin kendini valla.Yazılarına ara verme olodu mu?

Adaletin zayıf olması gerçekten ülkemizin birinci derecede önemli bir problemidir.Adalet düzelmedikçe Türkiye, asla dünya devletleri arasında hak ettiği yere sahip olamaz.

Bu ülkede insanlar mafya gittiği için kızarız. Mahkemeye gitsinler deriz. Dava açsınlar medeni bir biçimde haklarını arasınlar deriz. Ancak yargının bu tutumu sürerse gün gelecek herkes kendi adaletini sağlamaya çalışacaktır. İşte o zaman hukuk diye bir kavram kalmayabilir.

Adsız dedi ki...

Bu ülkede adalet olsaydı;
*Bir cinayet davası 14 yıl sürmezdi
*Aselsan'da çalışan üç mühendisin şüpheli ölümlerinin araştırılması engellenmezdi.
*Davaların %45'i zaman aşımına uğramazdı.
*Derin çetelerin üzerine gidilirken korkulmazdı.
*Hakimler, müştekilere ya da sanıklara "sen" diye 2.tekil şahısla hitap etmezdi.
*Hakimler,savcıların %70'i rüşvet yemezdi.

Siz bu yazınızla Türkiye'de bir ihanetin anatomisini sunmuşsunuz. Allah razı olsun.

Adsız dedi ki...

süper bi yazi elinize sağlık

Adsız dedi ki...

Bence Türkiye'de yargı problemleri, ülkenin en önemli sorunlarından biri. Adalet sağlanmazsa bir ülkede kaos çıkar. Türk Adaleti, titreyip kendine gelmelidir.

Adsız dedi ki...

süper bi yazı olmuş.Bu yazıyı yazdığınız zamanlarda iktidar partisi hukukta reform yapmayı taslak olarak düşünüyordu

Adsız dedi ki...

Siteni devamlı takip ediyorum. Ellerinize sağlık diyorum.Başka bir şey demiyorum.

Arşiv