10 Şubat 2007 Cumartesi

Ülkemizde yaşanılan sorunların kilit noktası:Bireysel Ahlak noksanlığı


Ahlak, insanın çeşitli davranışlarının yanlış veya doğru oluşunu belirleyen bir yargı ve ilkeler sistemi kavramı ve/veya inanç sistemidir.Yanlış ve doğrular hakkındaki bu tip kavram ve inançlar çoğunlukla bir kültür veya grup tarafında genelleştirilir ve kanunlaştırılır, buna göre de (kültür veya grubun) üyelerinin davranışları düzenlenmeye çalışılır. Bu tür bir kanunlaşmanın uygunluğu da ahlâk olarak anılabilir, ve grup varlığının devamının bu ilke ve kanunların uygunluğu, uygulanması üzere olduğunu belirtebilir. Bu durumlarda, uygulamayı kabullenen bireyler ahlâklı olarak tanımlanırken, uygulamayı reddeden veya davranışlarında barındıramayan bireyler toplumsal anlamda dejenere olarak tanımlanabilir. (*)


Ahlak, ilk öncelikle bireyde başlar ve yine bireyde biter.Bireyler ahlaklı olursa toplum ahlaklı olur.Bir toplumda "dejenere" birey sayısı ne kadar artarsa o toplum için çöküş o kadar yakınlaşır.Toplum içinde ahlak çöktüğü takdirde rüşvet, adam kayırma, yolsuzluk , eşitsizlik,hırsızlık yaygınlaşır.


Ben, medyayı düzenli olarak takip ediyorum.Geçenlerde bir gazetenin internet sayfasında bir haber okudum.Haberin başlığı:"Dünya Rekoru" idi.(Başlık sizi aldatmasın bazı uyanıklar dünya rekoru kırarak devletimiz soyulmuşlar!)Haberin içeriğine bakacak olursak; Bir doktor, tek başına günde 41 kişiye anjiyo yapmış.Hastanede bir ayda yapılan toplam anjiyo sayısı ise 1041.Şimdi hesaplayalım bakalım: bir anjiya en az 30 dakika sürer.Bir doktorun günde aralıksız 20 saat anjiyo yapabilmesi mümkün müdür? Bu durum tıbben imkansızdır;ama amaç devleti soymaksa imkansız diye bir şey yoktur.


İktidarın, çıkardığı sağlık yasalarını dikkatlice takip ediyorum .(Örneğin; şimdilerde, Emekli Sandığına, SSK'ya ve Bağkur'a mensup kişilerin özel hastanede tedavi olma hakkı var.Bu uygulamanın mantığı şudur:Hasta ya devlet hastanesinden aldığı sevk ile ya da doğrudan özel hastaneye gidebilir.(Doğrudan özel hastanelere başvuruda bir miktar ücret alınıyordu yanılmıyorsam.) Bana göre, "sosyal devlet" anlayışına yakışır bir uygulama.Fakat sahnede yine bir takım hilebazlar varsa bu uygulamada su istimal edilebilir.Özel hastanelerden bazıları, devlet hastanesindeki doktorlarla anlaşıp bakın neler yapmışlar:


*Devlet hastanesinin teknik imkanları yeterli olduğu halde hastalar özel hastaneye sevkedilmiş.

*Sevk nedenleri olarak ya hastane kapasitesinin doluluğu gösterilmiş yada hastanın kendi isteği olduğu öne sürülmüş.

*Özel hastaneye gelen hastalara gereksiz testler,birden fazla tedavi yöntemi uygulanmış ve devletin karşılayacağı en pahalı ilaçlar seçilmiş.(Tabi ilaçların dışında hastaya yapılan testler, uygulanan tedavi yöntemlerini de devlet karşılıyor.)

*Ne kadar ekmek, o kadar köfte hesabı devlet hastanelerindeki doktorlar, özel hastanelere ne kadar çok hasta yollarsa o kadar prim (!) almışlar.

*Sadece bununla kalmayıp devletten gelen parayı da aralarında kardeş payı yapılmış.
Nerede kaldı Hipokrat yemini?
Yorumum genel itibariyle "sağlıkta yaşanan yolsuzluklar" üzerine oldu.Şimdi benim bizzat yaşadığım ve "Serbest Piyasa Anlayışının" hala ülkemizce hazmedilemediğinin açıkça bir göstergesi olacak bir olaya değineceğim.Ben, ihtiyacım olan birşeyi almadan önce ,piyasa araştırması yaparım.Özellikle internet bu konuda bana çok yardımcı olur.Geçenlerde mp3 playerımın fonksiyonlarının az ve hafızasının yetersiz oluşu canıma tak etti.Kesinlikle bunu değiştirmeliyim dedim.Mp4 playerlarla ilgilenmeye başladım.İnternetten piyasa araştırması yaptım.Bununla yetinmeyip evime yakın mağazaları ve dükkanları gezip fiyat araştırması yaptım.Bu mağaza ve dükkanların arasında o kadar fiyat farkı vardı ki hayrete düşersiniz.(Aralarında 20-30 ytl hatta bir dükkanda 60 ytlye kadar fark vardı.)En iyisi dedim ben Do...k'a gideyim.İyi ki de gitmişim en hesaplı bir biçimde istediğim ürünü satın aldım.Şimdi kendi adıma mutluyum;fakat halkım endişe duyuyorum.Bir ürünün satış fiyatında bu kadar oynama olur mu?Serbest piyasa deyince sadece kar mı aklımıza geliyor?Kar elde edeceğim derken halkımızı kazıklamak hoşunuza mı gidiyor?Bu davranışınızın etik olmadığını bilmiyor musunuz?


Ben daha çok beni etkileyen olaylar üzerinde durdum.Halbuki, Bireysel Ahlak Noksanlığı ile yaşanmış ve yaşanabilecek örnekler verebiliriz.Benim bu yazıda vermek istediğim anafikir:Ahlakın ne kadar önemli olduğu ve bireysel ahlak noksanlığında nelerin yaşandığıdır.Bugüne kadar devleti dolandırılan ünlü isimleri vermeyi gerek görmedim; çünkü hepiniz bunları gayet iyi biliyorsunuz.(Engin Civan, Castelli ,Cem Uzan diye başlayıp canınızı sıkmak istemiyorum.)İşte bu yazımın içinde olsun dışında olsun tüm kanunsuz olayların kaynağı bireysel ahlaksızdır.Bir kimsenin ahlakı noksan değilse neden kanun dışı bir harekete yönelsin ki değil mi?Eğitim şart!


Kaynak:


*tr.wikipedia.org/wiki/Ahlak
Not1:Siz siz olun herhangi birşey satın alırken piyasa araştırmasını muhakkak yapın.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Ahlaksız insanlar yüzünden ülkemiz bu hale gelmedi mi zaten?Duyarlılığınız için teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

Senin yorumlarına bayılıyorum walla.Gerçekten çok güzel yazıyorsun canım ama anlayana sivrisinek vızıltısı saz, anlamayana davul-zurna az hesabı yine üçkağıtçı,düzenbaz,sahtekar insanlar senin blogunu görmezlikten gelecek yani bilmiyorum canım boşa kürek çekiyor gibisin sanki.Sakın alınma sen doğrusun;ama etraf yanlışını görecek kadar dürüst değil.
Saygılarımla

Adsız dedi ki...

bravo abi

Adsız dedi ki...

guzel bır yazı olmus elıne sağlık

Adsız dedi ki...

TÜRKİYENIN GUNDEMİNİ TAIP ETMEKTE VE GERCEKLERI GÖEBILMEDE YAVAŞ KALIYORSUNUZ TİTREYIN VE KENDINIZE GELIN

Arşiv