Demokrasiye "Darbe" mi vurulacak?

A) GENELKURMAY BAŞKANLIĞI’NIN SERT ÇIKIŞI

TÜRKİYE, Cumhurbaşkanı seçimine kilitlenmişken, Genelkurmay Başkanlığı çok sert bir bildiriyle tartışmalara katıldı. Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada özellikle Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirmeye yönelik laiklik karşıtı eylem ve girişimlere dikkat çekilerek, "Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir" denildi. Siyasete bomba gibi düşen bildiri şöyle:

-------Alıntı-------

1) TEMEL DEĞERİ AŞINDIRMA ÇABASI: Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. Uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.

2)KURAN OKUMA YARIŞMASI: Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. Özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır. Bu bağlamda; Ankara’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile aynı günde Kur’an okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir.

3)ŞANLIURFA’DA ÇOCUK KOROSU: 22 Nisan 2007 tarihinde Şanlıurfa’da; Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu sırada Atatürk resimleri ve Türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur.

4) İLKÖĞRETİMDE DİN SÖYLEŞİSİ: Ayrıca, Ankara’nın Altındağ ilçesinde “Kutlu Doğum Şöleni” için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, Denizli’de İl Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, Atatürk İlköğretim Okulu’nda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir.

5) UYARILAN KURUMLAR TEDBİR ALMADI: Okullarda kutlanacak etkinlikler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. Ancak, bu tür kutlamaların yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve Genelkurmay Başkanlığınca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmadığı gözlenmiştir.

6)MÜLKİ MAKAMLAR VEHAMETİ: Anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve bilgisi dahilinde yapılmış olması meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

7)CESARET ALINIYOR: Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir.

8)MALATYA ÖRNEĞİ: Bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. Malatya’da ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin Anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir.

9)ÖZDE İLKESİ İLE ÇELİŞİYOR: Bu tür davranış ve uygulamaların, Sn. Genelkurmay Başkanı’nın 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği “Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak” ilkesi ile tamamen çeliştiği ve Anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir.

10)TSK TAVRINI ORTAYA KOYACAKTIR: Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, TSK tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, TSK bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, TSK yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir.

11)NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE: Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.

12)EKSİKSİZ YERİNE GETİRECEK: TSK, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.(1)

-------Alıntı-------


B) GENELKURMAY BAŞKANLIĞI’NIN SERT ÇIKIŞI HAKLI MI?

İlk öncelikle, demokrasiye sonuna kadar inanmış biri olarak askerin bu çıkışını olumlu olarak görmüyorum.Demokrasinin her geçen gün biraz daha benimsendiği, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürerken, ülke olarak siyasi ve ekonomi yönden ivme kazandığımız bugünlerde böyle çıkışlar ülkemize yarar değil zarar getirir.Özellikle, bu çıkışın “darbe habercisi” olarak nitelendirilmesi de Modern Türkiye’ye hiç yakışmamaktadır.Türk insanı, kendi maddi ve manevi değerlerine sahip çıkabilecek erdemliliğe sahip olduğu kanaatindeyim.

Gelelim Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamayı yorumlamaya;

1)TEMEL DEĞERİ AŞINDIRMA ÇABASI :

Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleri aşındırılamaz.Bu temel değerler, anayasamızca koruma altına alınmıştır.Ben, AK Parti’nin rejimi ve temel ilkeleri değiştirme çabasında olduğuna katılmıyorum.(Bknz:Cumhurbaşkanlığı Seçimi Ne olacak?) Eğer, halk böyle bir tehlikeyi sezseydi bir önceki seçimde oyunu Ak Partiden yana kullanmazdı.Hem temel değerler yalnızca laiklikten ibaret değildir ki, Büyük Önderimiz M.Kemal Atatürk’ün diğer ilkelerini yeterince savunuluyor mu?Devletle milletin kaynaşması ise ancak güçlü bir demokrasi, güven duyulan adalet, iyi bir ekonomi ve iyi bir siyasal örgütlenmeyle mümkün olabilir.Sözle birlik ve beraberlik korunmaz; uygulamayla korunur.Halka ne kadar yakınsanız o kadar birlik ve beraberliğiniz güçlü olur.
Benim ilke edindiğim sözlerden birini örnek vereyim:

“Benim Naciz Vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” (Türkiye Cumhuriyeti Yıkılmaz)

Mustafa Kemal Atatürk

2) KURAN OKUMA YARIŞMASI :

Allah’a ibadet yasak mıdır? İslam Dininin kutsal Kitabı olan Kur’anı Kerim’in okunması suç mudur? Tam tersine laik bir ülke olduğumuz için “Din ve Vicdan Özgürlüğü” vardır.Yani yasalarımızca Allah’a ibadette yapılabilir.Kur’an okunabilir.Bu ülkede, Yahudi Yahudi gibi , Hristiyan Hristiyan gibi, Müslümanda Müslüman gibi yaşayabilir. Herkes ibadetinde özgürdür.Kimse kimsenin ibadetine karışamaz.Ne insanları ibadetten alıkoyabilirsiniz ne de ibadete zorlayabilirsiniz.Yalnızca devlet yönetiminde dini esaslara göre düzenlenemez.Benim laiklik anlayışım budur.

3,4,5) ŞANLIURFA’DA ÇOCUK KOROSU,İLKÖĞRETİMDE DİN SÖYLEŞİSİ , MÜLKİ MAKAMLAR VEHAMETİ:

İlahi söylemek ve küçük yaşta çocuğa Allah korkusunu aşılamak önemli ve güzel bir ameldir.Maalesef, Allah korkusundan yoksun olan çoğu kişi devletin üst kademelerine geçip bizi sömürmedi mi? Ülkemizin kaynaklarını kurutmadı mı? Bu ülkenin gelişip yol katetmesini önlemedi mi? Bu türlü organizasyonlar irticayı körüklemez tam tersi istismar edilmeden yapılırsa olası bir irtica hareketini çürütür.Eğer bireylere, dini doğru bir biçimde öğretirseniz irticanın kökünü kazırsınız.Bunu başaramazsınız o zaman sizin yerinize bir başka kurumlar çıkar (Tarikatlar vb) ve işte o zaman bölücülük ve irtica tehlikesi başlar.



Bir olayı doğru biçimde analiz etmek için farklı eksenlerden düşünmemiz gerektiğini yazılarımda defalarca vurguladım.Şimdi şöyle düşünelim: Yukarıdaki yaşanan olaylar irticai faaliyettir.Açıkça TC’ye karşı girişilen bir saldırıdır.Ne yapılabilir? Yapılması gereken şudur:

1.Aşama: Genelkurmay, Askeriyenin en üst kademesindedir.Dolayısıyla olayları görmesi mümkün değildir.Her zaman, her yerde olamakta mümkün olunamayacağı için bu durumda ilgili bölgede kendisine bağlı yada bağımsız kurumlardan istihbarat alarak olayı öğrenir. (Bu çok iyi yapılmış )

2.Aşama: Her istihbarat doğru olmayabilir.Dolayısıyla, bir olayın doğruluğunun kanıtlanması için somut delillere ihtiyaç vardır.Somut delilleri bulabilmeniz için araştırma kapsamını genişletilmelidir.Gerekirse devletin istihbarat teşkilatları harekete geçirilir.(Kısmen yapılmış;ama yetersiz)

3.Aşama: Bölgede hakikatten anayasaya aykırı bir durum gerçekleşiyorsa o zaman o bölgenin MÜLKİ MAKAMLARındaki kişiler bilgilendirilmelidir.Gerektiğinde sorgulanmalıdır. Suçlu bulunulursa yasalarımız çerçevesinde cezalandırılmalıdır. (Yapılmamış ve doğrudan hedef hükümet olarak gösterilmiştir.)

İşte 2. ve 3. aşamalar yapılmadığından ötürü bu olayların doğru bir biçimde değerlendirilmesi söz konusu değildir.

6) ÖZDE İLKESİ İLE ÇELİŞİYOR:

Bu ülkede Atatürk’ten sonra hangi yönetici tam olarak özde ilkelere bağlı kaldı? Hem de Büyük Önderimiz, özünde hissettiğini yaptığı uygulamalarla kanıtlamıştır.

Sayın Başbakanımız, harika bir başbakan değildir.Belki doğru yaptığı işlerin yanı sıra yanlış yaptığı işlerde vardır.Özelleştirme politikasını eleştirirken yerden yere de vurmuşumdur ; ama söz özdeliğe gelince şundan eminim ki, Sayın Başbakanımız, CHP liderinden daha çok bu vatanın özdeliklerine bağlıdır.Bana göre, özde ilkesi ile çelişen Sayın Deniz Baykal’dır.Bu tepkileri ona yöneltilmelidir.

7) TSK TAVRINI ORTAYA KOYACAKTIR:

Bu vatanı en çok sevenler şüphesiz askerlerdir.Fakat ne olur Vatanı severken kaybetmeyelim.Askerin, bu çıkışı bile dünyanın dikkatinin bize yönelmesi için yetti.(Bugünlerde CNN’i ve BBC’yi izlerseniz ne demek istediğimi anlarsınız.)

Bu durumu uzatmadan yine Büyük Önderimizin sözünü aktararak bu konu başlığının yorumumu sonlandırayım.

“Ordu , siyasete müdahil olursa kendi gücünü kaybeder.” (Bknz: Ali İhsan Gencer, Türk İnkılap Tarihi “Ordunun Siyasetten Ayrılması” s.219)

8) NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE:

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.(Bu açıklamaya aynen katılıyorum.)

9) TSK GÖREVİNİ EKSİKSİZ YERİNE GETİRECEK:

Bundan hiçbir şüphem yoktur.TSK, dünyanın en güçlü üç ordusundan biridir.Vatan sevdalılarının ocağıdır.Yalnız içimizde ve dışımızdaki hain düşmanların oyununu iyi sezip birlik ve beraberliğimizden ödün vermeyelim.TSK, Cumhuriyeti ve Atatürk’ün temel ilkelerini koruduğu gibi demokrasiyi de korumak yükümlülüğündedir.Unutulmamalıdır ki halkın oylarıyla gelmiş bir parti yine halkın oyları ile düşürülebilir.Bunun dışında uygulanacak her yol ve yöntem demokrasiye aykırıdır.

Atatürk, Cumhuriyeti, Türk Gençliğine emanet etmiştir.Türk Gençliği, her ne kadar sindirilmek istense de hiçbir zaman sindirilememiştir.Cumhuriyeti, Atatürk’ün ilkelerini ve Demokrasiyi koruma ve kollama görevi öncelikle Türk Halkına aittir.Tam Bağımsız, Güçlü ve Daha Demokratik Türkiye dileklerimle…

KAYNAK:

(1)Çakır,Ruşen "Genelkurmay’dan geceyarısı bildirisi" http://www.gazetevatan.com/root.vatan?exec=haberdetay&tarih=28.04.2007&Newsid=117567&Categoryid=1